Pages

November 29, 2010

bünyenin seyir defteri

_29.11.010_ çok güzel zamanlar sayılmaz. yeni bir yoğunluk dalgasını yakalamadan evvel ıvır zıvırla uğraşarak zaman harcamak. hayat da her zamanki gibi işte, oldurmayıp öldürmüyor. istanbul lodoslu. herşey de lodos yüzünden böyle. benim yüzümden değil. lodos yüzünden çünkü benim işlerin daha iyi olması için yapabildiğim bişey yok. bütün oklar aşağıya yönelmiş. yoksa bana mı öyle geliyor. lodosta öyle göründüğünden. en azından odanın penceresine storları taktım. güzel oldu. blogla uğraştım, eski entry'lerin imajlarını düzelttim. internette dolanıp ilham depoladım. wikileaks bir sürü belge yayınladı. iyi şeyler oluyor. herşey kilitlenmiş değil. belki görevlendirmem yetişir. pasaportum çıkabilir. belim düzelebilir. belki çalışmanın başına fazla acı çekmeden oturabilirim. belki deprem olur. belki okuldan atılırım. umut kesilmez. seyrediyoruz.
_30.11.010_ gerçekten eve çıkacağım. gerçekten şezlong konulacak bir açık alanı olacak. kırmızı şezlongu eve taşıyacağım. şezlongun yanında bir küçük sehpa duracak. sehpada limonata duracak. limonatada kağıttan şemsiye duracak. aşırı miktarda D vitamini sentezleyeceğim. atın ölümü arpadan olacak. evde güneşli bir pencerem olacak. pencerenin önünde en ucuz pöang koltuk versiyonu ve ayak uzatmak için puf duracak. pöang belime iyi geliyor. ve ucuz. kucağımda eee ile uzun uzun oturabileceğiz. pencere yeteri kadar genişse uzun bir çalışma masası da dikine pencereye saplanacak. verner'imle pencereye yan bakacağım. verner'de uzun uzun çalışılabiliyor. oturdum para hesabı yaptım. bence bu iş oluyor.
_30.11.010_ bir haber okudum, bundan sonra 5 yıl kesintisiz görev yapan devlet memurlarının 1 yıla kadar ücretsiz izin kullanabileceklerini yazıyordu. :]. acaba ben o kategoride miyim?
_30.11.010_ ne hissediyorum biliyor musun çocuk odasında tıkılmış inadına kapıyı açmıyorum (çünkü tv sesi geliyor) kazağımı da çıkarmıyorum terliyorum belim de ağrıyor ve googlereader'ımdaki bütün feedleri baştan sona tüketmeye çalışır gibi ama neler neler yapıyorlar insanlar bir dakika boş durmuyor mu ben de aylarca uğraştım bir kıytırık bildiri oldu konferansına bile yetişemiyorum ve çocuk odasındayım ve insanlar bişeyler yapmaya devam ediyorlar ve ben kitap bile okuyamıyorum çünkü çalışmayı beklemek zorundayım zaten kafamı indirdim kaldırdım gidemediğim konferansın sunumunu hazırlama vakti geldi yazamadığım bildirinin çalışmasına başlayacaktım ama sunamayacağım bildirinin sunumunun hazırlanması için çalışabilmeyi bekleyeceğim şimdi beklerken de taşınamadığım evleri emlakçı sitelerinden tekrar tekrar inceliyorum ve bu esnada reader'ıma feed'ler yağıyor da yağıyor. düşünüyorlar yazıyorlar yapıyorlar yaşıyorlar.
bir zamanlar bir dernek dolaylarında bikaç ay dolanmıştım. bu derneğin herşeyi olan büyüğümüz de nasıl köklü bir kurumda uzun yıllar başarılı biçimde çalıştıktan sonra oradan ayrılıverdiğini anlattı. neden ayrıldın dedi biri, dedi ki, ben orda öyle dursam, öyle dururdum ben orda.
tuhaf. onca kan revan, onca çaba, onca dertlenme, onca girişim, onca okuma, üretim... sanki hep boş durdum. sanki tek yaptığım burda böyle durmak oldu. siz siz olun, çocuk odasına tekrar dönmeyin. insan kendini fena hissediyor. (tatilden sonraki ilk pazartesi diyeceğim ama tanımadığım bir duygu, ukalalık olmasın.)
_1.12.010_ bari evden kaçayım deyip okula gittim. kahve koydum oturdum. sonra kemalettin bey'in telefon numarasını buldum aradım. ordan da başka bir dahiliye yönlendirildim. 2-3 telefon sonra görevlendirmemin fırından çıkıp taşkışla'ya geri yollandığını haber aldım. hemen gidip kendisini elde ettim. başladı programlar çeklistler. keyfim yerine gelince bir kahve daha koyup okulda küçük tur yaptım. herhalde 1,5 yılı geçmiştir küçük tur yapmayalı. harpuştaya oturdum kahvemi içtim. seri biçimde rezervasyonlar yapıldı. biletler alındı. erken kalkmaya başlayabilirsem bu mevzuları halledip kafamdan atabileceğim. evle ilgili para hesabında 100 lira şaşmışım. kontrol edilmeli. öyle demeyin, 100 lira terasa malolur. teras medeniyettir, şezlongdur, limonatadır. teras arkadaşlarla yenilen akşam yemeğidir, rakıdır, balıktır. teras kahve saatidir, uzun uzun uzaklara bakmaktır (gözleri dinlendirmek için yani.) teras en azından iyi yerden seyretmektir.
_3.12.010_ iki gün üstüste erken kalkınca bütün ıvır zıvır işleri hallettim. çeklistlerimi kontrol edip rafa kaldırdım. oh. hayatta en güzel an uzun bir çeklistin tükendiği an. ve bu nerdeyse hiç gerçekleşmiyor.
_8.12.010_ neyseki doğru anda kendimi çeklistimi bitirdim diye kandırmayı becerdim. biraz ferahladım o ara. sonra tabi tekrar çeklistlere gömüldüm. hiçbirşey hallolmuş değil. "zaten yapıldı o" türünden maddeler var çeklistte. onlar bile ne kadar zaman alıyor. insan ıvır zıvırla vakit kaybettim gibi hissediyor. ve aralarda geri çekilip etrafı izliyorum. sonra yeni deadlinelarımı haritama koydum. yine hepsi üstüste. yine hiçbirine yetişilecek zaman yok. yine yapılacak çok iş var. yine işin başına oturmak ölesiye zor. ama çeklistimiz yazılmış bir kere..
_9.12.010_ öğrenciler bana bugün soruyorlar: hocam akademisyenliği nasıl/niye/ne zaman seçtiniz? (henüz akademisyen sayılmasam da o yoldayım doğru.) düşünüyorum. seçmedim. kendisi oluyor. izliyorum. olmazsa da kendisi olmayacak o zaman? izleyeceğiz? "sorumluluktan kaçıyorsun" falan gibi sözler söylenirdi eskiden. sevilirdi fırsat çıkınca bunu söylemek? yanılıyor muyum? yanılıyorumdur. hayat öyle bişey ki, maruz kalıyorsun. bir de sorumlu oluyorsun. olan bitene fazla bir etkin olmuyor. ama kendini sürekli suçlamalısın. kendi olmak böyle bişey. yasalar, yönetmelikler ve toplumsal mekanizmalar için de suçlanabilir olman önemli tabii. kendi olmak nasıl bişey? epifenomenalist bir havadayım bu akşam, içelim mi?
_ 1.1.011_ > stüdyo: benim gitmek istediğim yoldan bir ışık yılı geriye düştük ve bunun aynısından bir dönem daha yaşamamak için yapabildiğim bir şey yok.. kendimi asistanlığa ilk başladığım zamanki kadar 'kenarda' hissediyorum. > yeni ev: onca çaba ve mesaiden sonra 0 noktasındayız. sadece o güzelim evlerin hepsinin kaçışını izlemiş oldum. > deadline yakalamacılık: birer birer kaçışlarını izliyorum, çünkü diğer mevzuları toparlayıp oraya dönemiyorum. > aşk: çöküp kuruyuşunu öylece izlemek durumunda kaldım. > diğer şeyler: belki iyi gidiyor ama onları da ben seyretmiyorum. velhasıl, yeni yıl da en iyi burdan izlenecek. izlenecek. diyorum ki, insanlarla birlikte bir şeyler başarma süreçleri, şu güne geldim, hala benim için berraklaşmadı, nasıl başarılıyor? oysa bana kendi kaynaklarıma dayanan bir iş ver, hemen halledip geleyim. ne zaman insan içine giriyorum, mutsuz bir seyirci gibi kalıyorum.. herşeyin kenarındayken ondan mutluyum ben. çünkü ironik biçimde, kenardayken kendimi seyirci gibi hissetmiyorum. kendimi sınırlarını kendim çizdiğim bir hayatın efendisi olarak algılıyorum. düşündüklerimi yapıveriyorum. zor olmuyor. süreç kolayca akıyor. ama insanlara karışmamı gerektiren bir durum olursa tüm güzel fikirlerin ve fırsatların birer birer çöpe gidişini izlemenin acısını çekiyorum. insanlar ise..
_ 1.1.011_ ulan 2010, ne güzel umutlar yarattın, hepsinin de içine sıçtın gittin. neyse en azından bi sorumlu buldum.
_ 2.1.011_ izlemek, insanın eli kolu bağlı oturmak durumunda kalmasıdır. insan ne istediğini detaylarına kadar bilmektedir. girişimcilik, gözüpeklik ve motivasyon yerindedir. prosedürün nasıl olacağı da iyi kötü bellidir. ama bazı eksikler vardır. belki de en önemli bileşenler eksiktir. beklenir.
_ 7.1.011_ ev tuttum. iki terasım var. üç deadline'ım var. az zamanım var. durup bakacak zaman yok.
_ 8.1.011_

November 28, 2010

iyi mimar a ve b

karşınızda,
"iyi mimar [a]"
ar-gör-taşkışla* için üretilmişti.
[2008 mart]
* ar-gör-taşkışla, taşkışla'daki asistanların gerçekte resmi olup (tüzüklü falan) gayrı-resmi görünmeyi başaran dergisi olmuştu bir zamanlar.

iyimimar_a
"iyi mimar [b]"bu üçlemeyi de tomris'in ofisi için yapmıştım. [2009 yaz başında bitmişti sanırım.] kontrplak, yazıcı çıktısı, tutkal ve toz boya. poz veren arkadaşların hepsi de hakiki mimardır. [kendilerine teşekkürler.]

[sanıyorum büyük panoların 80*80, 60*60 gibi bir ebadı var, yeşil pano 45*30 gibi...]
kamburlar
goksel mezar
kingongunyenimaceralari

ucleme onerisi
detaylar

detaylar

[mimara ait isimleri okumak için bu imajlara tıklayınız]