Pages

July 23, 2009

balkan yollari 2

2107009 durres_oglen: burasi fena halde turistik bir yer ve bundan sonra italya'nin bir takim ihtiyaclarini karsilayacak endustriyel bir bolgeye de kavusacakmis.. porto romano denen bir yerde insa edilecek bir termik santrale karsi flyerlar dagitmak ve bir film gosterimine katilmak uzere buradayiz... dun aksama kadar bir temizlik eylemi yapilacakti kumsalda ama onceden yeterince iyi konusulmadigi icin kumsalda torbalarla butun kumsali temizler ve bir yere varamazken kendimizi bulduk.. herkes aslinda eylemin daha ziyade insanlara cevre meseleleri icin semptaik bir bakis ve ornek kazandiracak bir sov oldugunu dusunuyordu ama insanlari isin icine nasil katacagimizi bilemedik.. gelip yardim eden cocuk bile olmadi ve biz de kumsalin kalabalik bir kesiminde dolanamadik cunku gercekten temizlemeye daldik oysa bunun orta vadede bile fazla anlami yoktu sonucta copler dunyada duruyor ordan oraya nakledilmesi o kadar buyuk bir basari degil ve bu piknik ve sayfiye alani o kadar coplerle doluydu o kadar coplerle doluydu ki... sonra toplanirp durres'e dogru yola ciktik.. ormanin icindeki toprak yoldan devam ettik ve plaj tesislerini gectik, gunes alcaliyordu sonra kumsala paralel gittik ve tepelere dogru tirmanmaya basladikca yol da bozuldu.. ama keyfimiz yerindeydi treylerlerin tirmanmasina yardim ede ede yukseldikce gunes alcaldi ve manzara guzellesti.. sonra tepede bir koruganin ustune oturdum ve gunbatimini seyrettim ve bogurtlen yiyorduk yavastik ve yol cok kotuydu ama bu yollar insani hep odullendiriyor.. koyler arasindan geciyorduk ve acelemiz yoktu.. sonra hava kararasiya dogru asagiya inen asfalta vardik ve bir kamp yeri aramaya basladik bir seri denemeden sonra kumsala vardigimizda hava nerdeyse kararmisti ve sular biraz yukselmisti, kumsal islakti ve issizdi ve nerede kalacagimizi bilemiyorduk ve sora biri kumsalin ileride genisledigini kesfetti ve baskalari sag taraftaki alanin kuru oldugunu.. hemen yerlestik ates yandi ve yildizlarin altinda sivrisineksiz bir gece... artik goge bakinca draco'yu, ustuste gelen uranus ve neptun'u, sagittarius'u, cassiopeia'yi, kocasini, kucuk buyuk ayilari, kutup yildizini, yengeci bulabiliyorum..
2307009_tiran_oglen oglen cimlere serildik:bugun tiran'dayiz bir nevi eylem gerceklestirdik uzerimizde bir takim tisortler ve posterler ve tabi bisikletlerimiz ve yukumuzle tiran'in yeni kavustugu bisiklet yolunun promosyonu icin gurultu ettik aslinda bisikletler anlasilan bu yolu otobuslerle paylasacak nasil olcak bilmiyorum...
bir takim sorular ve sorunlar var tabi.. dunden once biraz gerginlesiyordum ve dun de biraz yorgundum ama sonra preja denen koyde kaldigimiz kaledeki restoranda ictigimiz rakiyalar (bir nevi votka raki degil) ve guzel muhabbet ve sonra cadir icinde gecen rahat uyku ile biraz kendime geldim yine de biraz daha fazla uyusak hosuma giderdi... dun preja'daki kalede manzaramiz iyiydi, yukari oglen sicaginda tirmanmak zorunda kaldik ama sonuc iyi oldu ve etrafi seyretmek icin durbun bile vardi.. uzakta tiran'i ve hemen onumuzda tiran havaalanini goruyorduk... yikandik. oh. yikanmak. dadlu su. oglen ve aksam ates yakmadan soguk salata ve mezelerle idare ettik.. perma kultur projesini tetkik etmek uzere buraya gelmistik ama bu gelisim projesi icinde henuz o konuda birsey ortaya cikmamis anlasilan bu bolgede bir pilot uygulama icindeler ve eko-turizm uzerinden bolgeyi kalkindirmaya calisacaklar ve hukumet de destek veriyor ve green agenda ise `kapasite insa etmeye` odaklanmis..
dunden once bizi durres'te agirlayan kizla biraz arnavutluk'un politik durumunu konustum... sali berisha iktidarini surdurmekteymis ve italya'yla iliskiler yogunmus ve berisha bekleneni verememis isler daha iyi olabilirmis... iste durres'te termik santralin insa edilecegi porto romano'ya gittik, kumsaldaki ucbes kisiyi yakalayip tepelerine coktukten sonra durres'e dogru yola koyulduk ve yolda bolge halkina flyerlari dagittik.. biraz komik oluyor ama bir nevi temas kurdugun icin de iyi hissediyorsun sonra iste biraz guleryuz biraz tarzanca iste biseyler anlatiyorsun.. halkin bir kismi konudan haberdardi ve termik santrale tepkiliydi sonra filmin gosterilecegi kalabalik promenadda da bir miktar flyer dagittik sonra film orda kendi basina oynadi ve biz de oturup yemek yedik... burada simdiden uc ya da dort eyleme katildik. hicbiri birseyler yapabildigimiz hissini yaratamadi bizde. yani turun temasi 'stop climate change' ve bunla ilgili hicbir temasimiz yok bir flyerimiz bile yok hala yolda dagitacak sadece bisikletli seyahat tarzimizin promosyonunu yapiyor gibiyiz simdilik.. biseyler yapmak uzere yerellerle temas kuruyorsun ve onlarin gosterdigi cizgide ilerliyorsun ama ne biz haziriz ne onlar... iyiniyet ve enerjimiz biraz havaya gidiyor.. yine de insan biraz farkindalik uretmek ve sempati kazanmak icin birseyler yapiyor olabilecegimizi dusunuyor.
...:
_eko-hayat: izledigim kadariyla bu eko yasam konusunda ortalama bir yerde duruyorum.. cok dikkatli ve ilgili olanlar var ama azinliktalar.. o yuzden gidip sinkov muadili birseyler ve normal dis macunu aldim ve beyaz sabunumu daha ferah kullaniyorum.. neyse en azindan organik ve organik olmayan copu hatta mumkun olursa geri donusturulenleri ayri toplayip uygun bicimde ait oldugu yere kavusturmaya basladik.. tutumluluk konusunda fena degiliz ama cop uretiyoruz biraz. aldigimiz bir cok seyin ambalaji var ve aslinda cogu zaman markete bir canta ya da fileyle gidip torbasiz donebilmek mevzularina akil erdiremiyoruz..
_gidenler gelenler: bir grup arkadas gitti ve bir kisi geldi, ilginc bir kadin alman asilli ve ingiliz gibi ve ingilterede bir nevi lobicilik kurulusunda ccalisiyorlarmis ve temel hedefler ingiliz parlamentosunu etkilemekmis, diyor ki bir catismayi cikmadan engellersen 1lira harciyorsun ciktiktan sonra guc yoluyla cozmek icin 1000lira, bu fikri yaymaya calisiyorlar iste.. tartismalarda gordugum kadariyla politik gorusler acisindan burada biraz radikal kaciyorum. biraz saskinim... cogunluk benim dusuncelerimden ziyade mesela turk medyasinin akil insanlarinin konusmalarini daha makul bulurlarmis gibi geliyor... mesela yarden var israilde 3 yil askerlik yapmis ve bir ekip komutaniymis simdi onun davranis tarzina sinmis bir sey var adam islerin bir emir komuta zinciri icinde etkili bicimde yurutulebilecegini biliyor ve bu besinci biketour'u ve islerin daha organize olmasini istiyor ve yanya da iyi liderin iyi birsey olabilecegini dusunuyor, ama ben de dusuncelerimi aciklamaya calisiyorum, pek cok girisim bu yuzden akamete ugruyor, cunku katilimcilarinin mali degil sadece askerleri var ve nereye kadar gidecek ve zaten ahlaki olarak da dogru degil.. butun etkisizligine ve belki verimsizligine ragmen yatay ve rizaya dayali orgutlenmeyi ve yasam surdurmeyi denemeye devam etmek lazim...
_arnavutluk'un hali: hizla kalkinmaya calisan bir ulke.. diyorlar ki 50 yil ilerleyip durdugumuzu saniyorduk sonra bir anladik ki hic yol almamisiz ve simdi kosturarak ilerlemeye calisiyoruz,, kentler ve yollar santiye halinde iste bizim ulkeyi fazlasiyla andiriyor.. plajlari ve ucuzlugu ile italya ve sirbistan icin yeni tatil cenneti olma potansiyeli var.. orda burda sosyalist donemden kalma bloklar var 3-4 katli ve dokulmekteler ama bir havalari var ve yeni binalar da pitrak gibi heryerde... trafik cilgin gibi ve her tarafta mersedesler..
2507009 iskodra:simdi nihayet serince bir havada bol bol akan bir suyun kenarinda iskodra golune yani tatli suya yakin, yani kuzey arnavutluk'tan cikmaya yakin ve yesillikler icinde ve serin demis miydim nem de hissedilmiyor, yemek pisecek, atesimiz var, tekrar kavustugumuz arkadaslar var ve aramiza yeni katilan yolanda var.. yani hep beraber keyfimiz yerinde.. birbirimize ve biketour'a bir ara verip turistlik etmemiz iyi oldu... kendimi ruhen yorgun hissediyordum... sadece sicak ve verimsizlik.. sonra tiran'daki guzel ve islek hostelde portakal agaclarinin altindaki bahceye oturup gecelere kadar arnavutca flyeri duzenledim, iyi geldi... sonra da tulumumu serip portakalin altinda uyudum.. sabah sallana sallana cikip hizlica asagi-kruja'ya gittik bisikletleri birakip flyerleri cogaltip arnavutluk'un milli kahramani iskender bey'in osmanli'ya direndigi sonra da epiy zaman osmanli hakimiyetinde kalan kruja'ya cikmak.. bir kale var kalede yepyeni bir ortacag satosu var ve o skenderbeg muzesi, ama ayrica bir osmanli mahallecigi bir carsi mutevazi ama keyifli bir cami bir bektasi tekkesi ve muthis bir konakta guzel bir etnografya muzesi var... sonra bir retoranda yemek yedik ve bu gercekten yaptigimiz birsey degil ve biftek yedim ki bu da yaptigimiz birsey degil.. sonra fazla bir yol gidemeden kruja'nin kumsalina indik, iner inmez yanya bir sahil tesisine oturdu ve oranin isletmecileri ve tatilcilerle muhabbet sarkilar turkuler, su vardi, orada geceledik artik.. bugun sabah da batakliklar arasinda zor ama guzel toprak yollarla basladik.. sonraa bogurtlenli koy yollari.. arnavutluk'un ana yollari iyi ama cok islek ve tehlikeli ve bazilari hakketen tatsiz ve koy yollari ise toprrak ve genelde pek fena... bu arnavutluk sicagiyla ve nemiyle bizi yordu ve tabi benim icin yeni bir sey de yok hep turkiye'nin orasinda burasinda gibiyim.. makedonya'daki gibi turkce konusmuyorlar ama ben onlarin konustugu dili biliyor gibiyim... iskodra yolunda gunes alcalmisken diger arkadaslari yakaladik ve uzun molalar vere vere, dondurma ve 4 kelime almanca karsiliginda ismarlanan biralar... treyleri birakacagim artik sikildim kontrol etmek zor oluyor...
_2607009_ kamp yerimiz harika gorunuyor kuvvetli bir kontrast var.. bu sabah kuvvetli ruzgar (ve cadirimin iki kapisi) yukselmekte olan gunesten beni simdilik koruyor.. yemek temizligi gorevi ustlenmistim ama gece erkenden yattigim icin dunden kalan biriki parca bulasigi sabah bu yesil ve mavi manzaraya karsi yikadim.
_durres'te kaldigimiz yer kentin biraz ilerisinde terkedilmis bir askeri alandi.. ortada cam agaclarinin altinda havuz gibi birsey vardi ki bir top bataryasinin kalintilari oldugunu cikarsadik.. sonra nils ortadan kayboldu ve uzun sure sonra geri geldiginde bizi de cagirdi ve bataryanin etrafinda bir galeri vardi ve galeriye giriyorsun ve oraya buraya giden tunellerle ve odalarla karsilasiyorsun. bir tanesinin cikisina kadar gittik digeri camurluydu sonuna varamadik...
_bugun biraz serbest zamanimiz var 6daki toplantiya kadar.. nils'le iskodra'da wi-fi avina ciktik (ve bulduk ve buzlu kahve esliginde bunlari yaziyorum).. bu vesileyle iskodra sokaklarinda turladik biraz.. iskodra diger arnavut kentleri gibi.. burda ama daha bir orta avrupa stili bir eski kent duruyor.. sosyalist donemin eglenceli bloklari da butun kohneliklariyla yerinde ve kentin hay huyu da tamam... internetten sonra iskodra golu kenarindaki plaja gidip yuzecegiz harika bir su var..
_bu sitemiz: http://www.ecotopiabiketour.net
2707009 karadag: iskodra golu yakinlari:bir agacin golgesine sikistik ve bu hosuma gitmiyor.. ruhsal bir yorgunluk cekiyorum... gunlerdir bi suru insanla tanisip karsilasiyoruz, kaldigimiz yere gelen gidenler, konuklarimiz, rastlayip yemege davet ettigimiz bisikletciler, turumuza hergun katilmakta olanlar... aslinda bu benim sevecegim bir durum olmaliydi.. ve aslinda yorgun olmamaliydim iyi besleniyorum ve bakinca keyfim yerinde.. tahammul esigim asaglarda.. su anda yarim metre yanimda donen samataya katilmak isin hicbir istek duymuyorum.. biraz da yoldan bahsedeyim, arnavutluk biter bitmez hersey degisti.. insanlar ingilizce konusuyorlar (ama aslinda hala arnavutlarin yasadigi koylerden geciyoruz ve beyaz keceden arnavut serpuslu osmanli mezarlari gormekteyiz), binalar ve koyler cok daha derli toplu ve guzel, iklim cok daha ferah, yollar guzel... arnavutluk balkanlardaki bir turkiye gibi.. karadag'da yollar inisli cikisli ve dagli tepeli ama manzaralar da guzel ve basiyoruz cikiyoruz bir de iskodra golune erisebilsek yeniden ve yunabilsek ve elbiseleri yikayip ferahlayabilsek.. cok milliyetli ve cok dilli ilginc kadin isabel bizi bu agacin altinda yakaladi, kruja'da ayrilmistik ondan, inanmak mumkun degil.. herhalde bir araba tuttu ya da otostop yapti diye dusunuyorum.. sven de iskodra sokaklarinda gorulmus ama anlasilan gruba tekrar katilmak konusunda istekli degil.. eglenceli kislik ondrey bir cocugu olacagini ogrendigi icin aramizdan apar topar ayrildi.. iskodra'nin diger arnavut kentlerinden fazla farki yok.. tarihi merkezi biraz duruyor cok etkileyici olmasa da sevimli..
karadag_ iskodra golu tepesindeki koyler: bugun biraz gerildik, yol hakkinda, erken kalkmak hakkinda, bir karara varip sonra hemen degistirmek hakkinda.. isin ilginc yani ben baya rahat tarafta yer aliyorum.. yani aslinda erkenden kalkip sonra da kahve molasi icin iki saat durunca benim de canimin sikildigi oluyor ama bir sekilde gruba uyuyor ve havami buluyorum.. koyluler muthis misafirperver burada heryerde bir eve bir sey icin girmeyegor hemen oturtup bir rakiya icirtiyorlar.. kestane agaclari ve belime sempatik tekmeler atan koyluler!! ilerlemek zor..
3007009 crnojevica: karadag cok guzel.. uc gundur gectigimiz yollar daglar manzaralar iskodra golu ve koyler.. bol bol tirmanis vardi yolda ama cikiliyor iste.. sonra koyler ve tepeler arasindan ilerleniyor bir acikliga variliyor ordan manzaraya bakiliyor sonra iniyorsun tekrar gol seviyesine bir pinar var buz gibi yuzuyorsun atesiniyakip patatesleri icine atiyorsun sonra bir sis kebap yapiyorsun tabii sebzelerle.. aksam olunca da ise tekrar el koyup bir pilav yaptim sade pilav a.s. yeter lahn herseyi herseyle karistirdigimiz.. voyvodinali bisikletci bir misafirimiz vardi ates basinda, genelde dag rotalarinda turluyormus ve koylulerle yerel efsaneler hakkinda konusuyormus.. bir gol varmis ve butun koyluler oradan korkuyormus ve cesitli efsaneler varmis orasi hakkinda.. bugun bu koydeyiz yola cikip podgoriza'ya varabilirdik ama ben mekanin guzelligini (ve pinarin serinligini) gorunce podgoriza parklarinda sefil olmak yerine aksamustu yola cikmak isteyebilecegimi bildirdim circle'da sonra hemen herkesin aklina yatti bu. etraf isaretli trekking rotalariyla dolu ve belki bir parca yururuz diyoruz kahvaltidan sonra..
1434 karadag saati: dun devasa kestane agaclarinin altindaki onca tartisma ve biraz da gerginlikten sonra bir ogle yemegi yedik, onceden gitmek isteyenler gitti, sonra ben bulasigi yikadim treyleri yukledim ve toplanip yurudum ve manzaralari sag yanina yukleyen o guzel, yuksek ve dar yoldan treylerle birlikte savrulmaktaydim ve frenlerim tutmuyordu... sonra biketour isaretleri beni bir nevi plaja getirdi ve bizimkiler harika bir kamp yeri bulmuslardi golde bir ada vardi adaya dogru yola ciktim nihayet uzun uzun yuzdum ama ancak yariyola varabildim ada uzakti.. geri dondum ama iyi geldi.. aksam matimi sert zemine serip uyudum, bunun icin cift kat mat tasiyorum degil mi.. rahat bir uyku uyudum..
_selale: bize bir seri degirmen, bir magara ve bir selaleden bahsettiler ve biz de gidip yurumeye karar verdik.. gitmeden once bu bisikletimle ilk lastik patlagimi yasadim.. 3000km'den fazla olmustu! neyse sonra voyvodinali arkadasin pesine dusup ilerledik ve bu devasa magaraya vardik.. orada selalenin varolmadigina inaniyordu bazilari.. oysa selale var dedilerse vardir degil mi.. biz de yanya ile gidip bu harika selaleyi ve golleri bulduk ve tabi sarkilar turkuler gunes ve buz gibi su ve anadan uryan bir grup insanin soguk sudan kaynaklanan nidalari...
3107009 podgoriza:: .. aksamustu ferah ve keyifli bir havada podgoriza'daki bulusma yerimize vardik.. podgoriza ozel bir kent degil ama cok ferah ve keyifli.. acayip bir gece hayati var ve biz de bir kucuk parkta biraz takilarak olan bitene katildik.. balkan kentlerinde bulunup beni benden alan guzel parklar ve insanlardaki ferah hava burda da var.. bir eylem yapacagiz aksam bisiklet kullanimini ozendirmek amacli.. flyerlari cogaltiyoruz bir grup samba calisacak ve bir miktar da iste bayraklar sunlar bunlar dikkat cekici seyler hazirlanacak.. green home diye bir yerdeyiz, burada bir takim aktivistler uslenmisler.. guzel bir mekanlari var klima gunduz vakti ampul vd acik pencereler ve klima.. biraz saskinim..
0308009 savnik:bir kanyonun ortasinda olmaliyiz.. dun bir dagin ustunden asiyorduk. sonra tepede ben durdum cunku gunes batiyordu, yoldan rakiya almistim tuzlu fistigim vardi, treyleri tirmandirmaktaydim ve buguun isi agirdan alayim dedimdi ve bir de kehanetim vardi, saat altiya kadar zorluklar olabilir ama sonra hersey cok sahane olacak diye.. neyse her gelenle rakiya icerek fotograf cektirerek bu turdaki 1000. km'mi kutladim ve tabi tepede epiyce zaman gecirmisiz, hava karardi yol onumuzde dusmekteydi ve biz de gormeden dusmekteydik arabalar bizi korkutuyor boyle zamanlarda.. dun de mola verdigimiz dere kenarinda nils dedi ki bu yakinlarda bir ostrog manastiri varmis ve cok gorulesi gereken bir yermis.. haritada ve lonely planet'te manastiri ararken biri seslendi kafamizi bir kaldirdik ilerideki kayada duruyor.. neyse baktik gidilebilir bir yer bir grup olduk ve yola ciktik.. yol ayriminda saga saptik ama 200metre sonra ben yolun cok dik oldugunu gorup ana yola dondum zira uzun da olsa anayoldan bir alternatif gidis vardi.. sonra tirman allah tirman.. yol iyiydi de cok uzundu,, manastira vardigimda 20km tirmanmistim.. tani oranin huzur verici havasinda da cok zaman harcadik iyidi ama.. insanlar orada bir nevi hac icin bulunuyor ve her tarafta yataklar serili insanlar yatiyorlar yani gecelemek uzere oradalar ve cok da kalabalikti.. neyse bizim inis yine karanliga kaldi ve yine yanlis yolu sectigimizden ana yola cikmak durumundaydik. burada bir ana anaa yol var bir de eski ana yol var, biz eski anayolddan gidiyoruz dun gece ciktigimiz ana ana yoldu ve bir suru tunel gecmek zorunda kaldik oldukca yogun bir tecrubeydi.. tunelin icinde arabalarin nasil gumburdedigini duymaniz lazim ve bizim de dogru duzgun isigimiz falan yok oldukca tehlikeli.. neyse sonra son bir uzun tuneli gecip marcha'yi gorup oracikta birer bira icip.. sonra da baraj kenarindaki kampi bulduk.. ve baraji yukaridan goren ufak bir yesillige matlari serip uzandik.. sabah da yuzduk tabiy, gol tertemiz ve berrakti..
_surekli yuzecek bir yerler bulmak cok guzel ilik goller ve soguk dereler.. olmadi bir hortum bulunuyor.. podgoriza'daki parkta itfaiyecilerin yanina siginmistik dusunun iste dus olanaklarini! adamlar kamyondan bir dolap aciyor sec begen hortumunu basincini falan.. bugun burada bir kanyona cikacagiz sonra ogleden sonra tirmanan yolumuza devam edecegiz.. treylerden kurtulmam lazim ama her seferinde yine aliyorum gorevi.. dizlerim icin endiseleniyorum, yoksa kamyon gibi tirmanmakta sorun yok..
_podgorica'daki eylem iyi hazirlanmisti, yerliler de bizimle birlikte pedal bastilar, tisortler, flylerlar ve kucuk bir samba olayi da hazirlamistik.. (yolanda ve marcha, direnis ritimleri diye uluslararasi bir gruba katilmaktalarmis bu arada gecen yil turkiye'ye gelenler bana barisa pedal'i soruyor bilmiyorum diyorum) keyifli bir bicimde 4 tur attik kentin merkezinde bir nevi critical mass.. cok fazla anlam yuklememek lazim bu eylemlere kimsanin de yukledigini sanmiyorum biraz adet yerini bulsunculuk da yok degil.. ama mesgale iste.. buradaki insanlarin bir kismi meslekten aktivist bir kismi belirli bir sure komunlerde ya da kibbutzlarda yasamis. cogunluk uzun bir seri gezi yapmis ya da yapmakta.. bakarsan muhabbet temelde cok farkli degil ama karakterler olgun ve hala keyfimiz yerinde.. yeni insanlar katildi ve bazi arkadaslar veda ettiler bu degisikliklere ragmen grubun havasi degismiyor benim keyfim yerinde ortama dile ve yol yordama alistim... eylemden sonra yanya bizi gunduz kesfettigi bir meyhaneye goturdu eski kentin icinde salas bir yerdi ve bagira bagira muhabbet eden slavlar dusunun.. sonra bir gitarci getirdiler gelsin rakija gitsin rakija.. normalde o kadar icmiyoruz ama.. iste dunku yolumuz bitince de arkadaslar bizi bir kafede karsiladilar, merak etmisler hakli olarak, guzel bir karsilama idi.. napacaksin oturup bir bira iciyorsun.. oh, temiz.
0508009 zabljak: nihayet yagmura yakalandik.. butun balkanlar 2-3 gun yagmurlu olacakmis.. neyse ki kahvaltimiz geceden hazir.. bir milli parkta kacak kamp halindeyiz.. bulundugumuz alan kis turizmi merkezi yazin da iste kampti yuruyustu epiy populer bir yer ve cok guzel bir sedir ormanindayiz.. burasi bir nevi goller diyariymis, biz de en guzel golun yakinindayiz.. dun parkin kapisina vardigimizda giris 2 euro, kamp da yasak dediler.. biz de baska bir yoldan gidip kamp alanimizi bulduk sonra bir grup insan parasinlan golu gormek uzere gitti.. ben de dag cilegi toplayayim biraz da ormanda yuruyeyim dedim.. derken bir baktim biz zaten parkin icindeyiz.. 5 dakka yuruyunce aksam gunesi altinda kara gole ulasiverdim. golun uzerinde bir dag yukseliyor ormanlar kapkara ve muthis bir manzara icinde yanya ve yolanda'nin suya girmekte olduklarini farketmemle kendimi suya atmam bir oldu! tarif edilecek gibi degil..
_sular: prespa golunun suyu guzeldi ve kuf kokuyordu.. ohri'nin sulari bazi yerlerde o kadar guzeldi ki tatli bir deniz gibiydi.. arnavutluk'taki dereler ve goller cok ilikti sasirdim.. adriyatik'in sulari ege gibiydi.. iskodra golu ve golden bosalan irmak ilikti ama srnoyevitza'nin golu besleyen sulari buz gibiydi. niksic'teki baraj ilik ve berrakti.. savnik'teki kanyonun suyu soguk sayilmazdi ve aksamustu kara gol mukemmel bir serinlikteydi.. sabunu sampuani unuttum ama temiz hissediyorum.. tabi bunda hijyen hissimin yitmesinin etkisi buyuk!
0608009 bosna-karadag siniri
_berry'ler (cali yemisleri?): wild strawberry / dag cilegi, raspberry / frambuaz, blackberry / bogurtlen, blueberry (turkcesini bilmiyorum), mulberry / karadut ve adini anlamadigim baska berryler.. repertuvarim oldukca cesitlendi..
_ yine mi gol: dun dagi astik, cidden dag yani 1907 metreyi gorduk gecitte.. uzun bir platoydu ve bir yerde bulutlarin icinden gectik ve bulutlar bitip tekrar cayirlar basladiginda bir gokkusagii gorduk, cift idi, iki gokkusagi iceren kalin bir kusak idi yani.. tirman dus tirman dus ilerledik hava yagmurlu ve serindi.. yola gec cikmistik zira sabah tekrar gole gitmis ve guzel restoranda agir agir kahvelerimizi icmistik.. yolda ziplayan fotograflar cektirip diger bisikltli gezginlerle muhabbet edip cali yemislerinden yeyince bulusma noktasina soguk islak ve gec vardik.. sonra ogleden sonra gunesini gorunce ben tekrar yola duzuldum, cunku guzel manzaralarin beni bekledigi kesindi.. sonra yol dusmeye basladi.. sonra yukaridan mavi-yesil bir gol gorunuverdi, yol kivrila kivrila tunellere gire cika bu ince ve her tarafa yayilir gorunen gole dogru dusuyordu.. rakiya ve sarkilar turkuler zamaniydi ve gunes hala batmamisti.. gece golun kenarina kamp attik, sabah da yuzduk..

2 comments:

pass said...

blueberry yaban mersini değil mi? şavşat dolaylarında da tek kurzene diyorlar buna, kurzene üzüm demekmiş. yanlış yazıyor olabilirim duyduğum gibi yazdım.

krr said...

bir de bir berry vardı, hollanda'da da var, salkım salkım ve koyu mavi.. bunu çiğ yememek gerekiyor, zehirliymiş, insan kusuyormuş... ben tadına bakmak için bir adetçik yedim o bile biraz rahatsız etti bünyemi, pişirince ama yeniyormuş, nasıl pişirildiğini henüz öğrennemedim ama..