Pages

June 19, 2009

yolculuklarımdan birine nasıl hazırlanıyorum

1. bir yolculuk fikri zihne nasıl düşüyor bunlan ilgili yazmak lazım, insan nasıl oluyor da kilitlendiği işler ve hayyhuydan uyanıp bir yolculuk yapmayı planlamaya başlıyor... herhalde bu da bir kilitlenmişlik, daha uzun dönemli bir programlanma, yaz gelince ilginç birşeyler yapmalıyım... bu düşünce sırada bekliyor, ağaçların yapraklarını bekletmesi gibi havalar ısınıncaya kadar bekliyor, sonra zamanı geliyor ve fırsat bulursa yüzeye çıkıyor. ilginç olmalı çünkü yeni birşey yaptığımı birşeyler ecerdiğimi hissetmem lazım, bunda bir meydan okuma olmalı ki bu işi yapıp bitirdiğimde bir tatmin hissine kavuşayım ve gururlanayım... yoksa nasıl zor bir iş yapmaya motive olursun? avluda yatadurmak kendi başına güzel işte.. hatta gideceğim hiçbiryer burdan daha güzel ve keyifli olmayacak... (bkz. avluda duradurmak epiküryen, ama bünye değil...)
2. check-list:neyse efenim, ondan sonra check-listlerini çıkarmış, yapılacak işler alınması gereken şeyler var, bütün bunlar incelikli kurallara uyarak gerçekleştirilmeli... ve seyahatin kurallarına uymamanın bedeli keyifle ödenir.. keyif için çılgınca bir incelikliliğe vardı yolculuk planlarım. aslında çok fazla detay yok, bana göre, çünkü öğeleri azaltmak, azaltabildiğin kadar azaltmak da bu kurallardan biri.
3. evde uzun uzun yanı-üstü yatmak:seyahatlerin kilit taşı evde boş boş yatmakla geçen günlerdir. bunun çeşitli önemli etkileri olur. bir kere insan en sonunda sıkılır ve hareketlenir (sabır taşı çatlar), ikinci olarak uygun bir vaktin gelmesini beklemenin en iyi yolu uzun uzun yatmaktır, enerjiyi korur ve ruhu yumuşatır. ayrıca insanın aklına fikirler hemen gelmez. bu belki de bir mayalanma dönemidir. illa ki fermentasyon gerçekleşecektir, evin kirli olması tercih sebebidir. şöyle bir yanı üstü yatamayan şahısların seyahati bereketli olmaz. seyahate biriki gün kala insan yapılacak bir yığın iş varken kendini güçsüz yatıyor bulmuşsa seyahat vakti yakın demektir. ama o kadar yakın değil.
4. ertelemek:bir kere bu kaçınılmazdır. mesele miktarı tutturmaktır. seyahatin başlangıç tarihi için olası en yakın tarih alınır, daha sonra en geç tarih alınır, ve ikisinin ortasında bir tarih belirlenir. en erken tarihe göre hazırlıklar seri hareketlerle yapılır: alışverişler, güzergah çalışmaları, yolculuk öncesi görülecek arkadaşlar, halledilmesi gereken işler, ya da gerekirse birazcık form tutmak... yapacak iş çoktur. muhakkak yetişmeyen birşeyler ve içe sinmeyen bir durumlar olacaktır. ruhu bu noktada dinlemek gerekir.
5. kaygı: kaygı yoksa heyecan yoktur. yola çıkmamak çıkmakla birdir. kaygı asfaltın üzerinde yiter. sadece bir ferahlık kalacaktır. ama o ana kadar bir miktar kaygı istenir.
6. beklenti ve sıkıntı: beklenti tehlikelidir. seyahatin motoru beklentiden ziyade anlamsız bir görev duygusu olmalıdır. seyahat, insan yerinde daha fazla duramadığı için yapılır. gidilecek yer ile ilgili keyifli hayaller kurmak iyidir, ama büyük beklentiler içine girmemek daha iyidir. yolculukta azla yetinilir. misafir bulduğuyla karşılaşır, karşılaştıkları biraz iyidir, biraz öylesine.. seyahat aynı yerde dolanmaya ara vermektir. ama başka yerde yine dolanmaktır. insan şahsiyetini ve sıkıntısını yanında taşır. dolayısıyla sıkıntıya karşı her tür önlem alınmalıdır.
7. teknik meseleler: bu konular, yani nasıl beslenilir, nasıl egzersiz edilir, bir aygıt kullanılacaksa nasıl bakımı yapılır, işte insanın yanında neler taşıması lazımdır, acil durumlarda ne yapılır, hangi malzeme daha iyidir vd. bu konularda insanın bilgisi hep yarım olacaktır ama bunda endişe edecek bir durum yok. çünkü bu seyahat meselesinin de bir amatörüyüz işte. bir cahil cesareti ve bir hımbıl korkaklığından başka bir yolculuk kitine ihtiyaç olduğu görülmemiştir. ne de olsa tehlikeye atacak bir kariyer, ya da bir karizma sahibi değiliz.
8. karizma: karizma ateşli silah gibidir, bulundurmak, yanında taşımak veya kullanmak hem maharet, hem cesaret, hem şans ister. çok riskli. bana göre değil. onun yerine bir adet limon, 200 gram antep fıstığı, sapı çıkarılmış bir cezve ve bir paket etimek koyuyorum, lazım olur.
9. seyahatsathımaili: gezi öncesi son haftaya girilmiştir (tecrübelere göre bu noktadan sonra en fazla 2-3 gün gecikme olabilir)bu son haftanın koşturmacalı bir takvimi vardır. halledilmesi gereken işler günlere adları ile tahsis edilir, şu gün şu bu gün bu, şu işler şu gün bitmzse sonraki şu gün bitirilir, öncelikler vardır, ertelenebilecek sonraya bırakılabilecek veya vazgeçilebilecek şeyler vardır, liste bu şekilde kısalır, bu listede seyretmek yola yaklaşmaktır.
10. yeni öğeler: bir takım yeni öğeler keyifli olaylara vesile olmak üzere hayallere konu olurlar. ki hayaller ilk gezide sınanacaklardır. işbu öğeler çok değerlidir. çoğu işe yarar ya da keyiflere vesile olur. onları elde etmek için uzun arayışlara girişilir. gezi hazırlığının uzuun dönemlere yayıldığının ve farklı aşamalar içerdiğinin kanıtıdır bu. çünkü daha ortada gezi planı bile yokken, öğelerle ilgili hayaller kurulmuştur.
11. alternatifler: tatil zamanı için çifte rezervasyon bir gerekliliktir. pek çok plan kafada bekletilmelidir. hangi planın olgunlaşacağı bilinmez. ama biri olmazsa diğerine yönelmek lazımdır. o da olmazsa evimiz de güzeldir. tatlı tatlı dururuz.
12. harita: seyahat için ihtiyaç duyduğumuz pek çok harita var. bunlar arasında ölçek ve filtre farkları bulunur: yükseklikleri ve topografyayı gösteren bir harita, yan yolları gösteren bir harita, geneli gösteren bir harita, güzergahı öngören bir harita, sıkıntıyı engellemek için bir harita, beklentiler için bir harita, önceden bilinenlerin haritası ve yolda çizilecek haritalar da var, bir gezi haritası, bir hatıralar haritası, keyifler haritası, eziyet haritası vd.
13. eski öğeler: yanımızda taşımayı sevdiğimiz öğeler vardır. bunlar yolda bir bir eksilebilirler. hazır olmak gerekir. başka şeyler de eksilebilirler. ya da hiç edinilmemiş de olabilirler. bulunsalardı iyiydi ama, onlarsız da idare edilebilir.
ara-özet: yani, gezi hazırlığı olarak, ne yapıyorum? iki farklı yöne iki zıt alternatifi ciddi ciddi gözden geçiriyorum, bu iki alternatif için de gereken hazırlıkları paralel olarak yapıyorum, yola çıkmadan önce hale yola koymam gereken şeyleri bitirmeye çalışıyorum, alışverişleri yapıyorum, kediyle oynuyorum, kendimi öğlen kalkışlarında hareketlenip birşeler yapmaya ikna ediyorum ya da edemiyorum, çeşit çeşit boy boy haritaları bilgisayarda hazırlayıp sonra el emeği göz nuru kesip yapıştırıp katlıyorum, güzel öğlen üstlerinde sıcak bir avluda uzun uzun zaman geçiriyorum, googleearth'te rotalarımı detaylı biçimde tepeden inceliyorum, arkadaşlarla yazışıp planlarımdan bahsediyorum, kafamı temizliyorum, güneş sütü alacağım, eski eldivenimi buldum onu sabunlu suda yıkıyorum, emektar gezi tişörtlerimi çekmece altlarından çıkartıp koltuk altlarını şurasını burasını delik var mı diye kontrol ediyorum, çadırımın eskimiş zemini üzerine düşünüyorum, yalnız ve bildiğim gibi ve dertsizce takılıp gitmeye çekiliyorum, diğer insanların yanına katılmak üzre bir meydan okumaya da ayrıca çekilip gidiyorum, plan üstüne planı kafamda zaman içinde normalleştirip 'karşısında şaşkın olmak'tan, 'onun için hazır olma'ya, oradan da 'heyecanlı hayaller kurar olma'ya geçiyorum, haritalarımı arkadaşlara gösterip şişiniyorum, başkalarının gezi planlarını dinliyorum, arkadaşlarla gitmeden önce görüşmekler üzere sözleşmeler yapıyorum, bisikletimin yeni bagajını monte etmeye çalışıyorum, gerekli-gereksiz öğeleri kafamda ve elimde evirip çevirip çek-list'imi kısaltmaya çalışıyorum, bloga sanki-gizemli notlar atıyorum...
14. engeller: bunlar 'şeyleşmiştir'. ama iyi bir çözüm var engellerin şeyleşmesine karşı, tam garantili olmasa da işe yarayabilir: insan kendine bu engeli başkasına açıklayıp açıklayamayacağını sormalı. yani o engeli, bir bahane olmanın ötesinde, inandırıcı bir biçimde, bir engel olarak, bir başkasına anlatmak mümkün olacak mı? bu turnusol testi, kuruntularla 'makul' çekinceleri birbirinden iyi ayırır.
15. metafor olarak yol: bayağı da olsa insan yol-hayat benzetmelerine meyletmekten kurtulamaz. oysaki yol ve hayatın ilişkisi bir biçimsel paralellik olmayabilir. yola gitmek hayatın sürmesi işte!? hayat bir yol olmaktan çok ne olursa olsun burada ve kendinle olmak gibi sanki?
16. paranoya ve yaratıcılık: insanın giriştiği işin bir maceraya dönüştüğünü düşündüğü anlar oluyor. tutulmuş olan yol yordamın esasında bir aldatmaca, bir dalavere ya da bir hesapsızlık olabileceğini düşündüğümüz anlar... hatta böyle olduğuna inandığımız anlar. tekinsizlik. tedirginlik. içi rahat etmemek. yolda normal. ya da yola gitmeye çalışırken. her yolu denemekteyiz. engeller çıkıyor, sonra insan alternatifleri her nasılsa düşündüğünde, engel bulunmadığı ortaya çıkıyor, öyle olmazsa böyle, böyle olmazsa şöyle, oldukça yaratıcı bir süreç, insan bir çerçeveyle işe başlıyor, sonra bir seri ardışık zorluk ve takip eden aydınlanma/sıçrama gerçekleşiyor, her aydınlanmada insan kabul ettiği çerçeveyi yenisiyle değiştiriyor. şeyleşenler dağılıyor. e ama ilk akla gelen yol ve makul çerçeve uzaklaştıkça insan evden uzaklaşıyor, şüpheler haklı, basbayağı bu yolda aldanıyor olabiliriz!
17. bir tuhaf: bir tuhaflar geldiyse yolculuk büyük demektir. mesafeler büyük olmayabilir ama değişiklikler büyüktür. bir tuhaflar sarsıcı müjdelerdir. insan gayretli uzak-seyahat planlamalarına rağmen kendini sıklıkla her zamanki yolu üstünde buluyor, bu yol ise ona hazır verilmişti, hangi planları takip edeceği çoktan bilinmekteydi. evini sırtında, ruhunu içinde, yolunu ayağının altında taşımıştı. hep aynı yoldaydı.
18. herşeytamam: hiçbir zaman herşeytamam olmamıştır. hep bir şeyler eksik kalır. bunların bir kısmının eksik kaldığını önceden bilmek de mümkün olmaz. dolayısıyla herşeyin tamam olması için beklenmez. yolcu gider.